Filmimiz az önce de okuduğunuz üzere dram tarzında. Ama aşırı depresyona sokan tipten değil, güldüğüm komik yerler de vardı.
Zihinsel engelli bir baba çocuk cinayeti suçundan hapse atılır. Babamızın da bir kızı vardır. Küçük, şu yan afişte gördüğünüz karton kutunun içindeki pıtırcık Yeo Song'dur işte. Baba-kız birbirlerine çok bağlılar, aşıklar resmen. Birbirlerinden başka kimseleri de yoktur. Hapse girince de kızımız ortada kalır. Babamız hapisteyken koğuş arkadaşının bi şekilde hayatını kurtarır. O da karşılığını verebilmek için babyı kızla kavuşturmaya kara verir ve koğuşcak el ele verip küçük pıtırcığımızı koğuşa gizlice sokarlar. Aslında devamını anlatmak istemiyorum çünkü çoğu sahnesi çok güzeldi sürprizini kaçırmak istemem şimdi. O yüzden sadece şu kadarını söyleyeyim filmin başında da gösteriliyor bu. Kızımız babasını kurtarabilmek için avukat olur veyeniden mahkemeye çıkar. Vay be! Bu arada pıtırcığımızın büyüklüğünü de Park Shin Hye oynuyor.
Bi sahnesi vardı resmen hık hık iç çekerek ağladım. Bi el-yüz yıkama molası verdim kendime o dereceydi :)
Aklımda asılı kalanlar :
1. Aslında aklımda asılı kalması değil de anlamadığım bi sürü yer vardı. 'Neden' diyeceksiniz. Filmi ingilizce altyazılı izlemek zorunda kaldığım için kelime kaçırdığım nolduğunu anlamadığım yer çoktu. Benden kaynaklanan bi sorun tamamen :)
2. O pıtırcığımız var ya o pıtırcığımız. Bir aktris harikası. Çok tatlıydı ve de müthiş oynadı. Benden tam puan----> Yeo Song'aa !
3. Park Shin Hye brozlaşmış mı, kararmış mı yoksa bıyıkları mı vardı tam seçemedim. Ay hayır..
-İşte en çok ağladığım sahne. Mahvoldum, gözlerim artık isyan etti ağlama diye.
Öpüldünüz**
-İşte en çok ağladığım sahne. Mahvoldum, gözlerim artık isyan etti ağlama diye.