30 Ara 2013

Her Dilde Yılbaşı :)



     Yeni yılınızı şimdiden kutluyorum arkadaşlarım :) Umarım 2014' e girerken umutlarımızı da bi kenara bırakmayız, yeni sene, yeni umutlar.. Belki Kore' ye gideriz ,(ay inşallah) :) Yeni bi yayın yapmadan önce küçük bi faydam dokunsun istedim. Belki asyalı arkadaşlarınız vardır, kendi dillerinde yılbaşını kutlayın, çok sevinirler :D

                   * Çince:  Xin Nian Kuai Le

                   * Japonca: 
Akimashite Omedetto Gozaimasu

       
            * Korece:  Saehae Bock Mani ba deu sei yo!

  Yeni yılınız kutlu olsun erkenden :) Öpüldünüz ***

20 Ara 2013

Itazura Na Kiss, 2008

  
                             

      Çoğumuz 'Playful Kiss' i biliyoruzdur, hep dizi dizi nereye kadar biraz da anime izleyelim diyorsanız eğer Itazura Na Kiss tam size göre :) Animenin dizi versiyonu olan Playful Kiss 2010 yapımı bir G.Kore dramasıdır. Hepimizin de SS501'den, Boys over Flowers' tan ve daha nice yerlerden bildiğimiz Kim Hyun-joong ve ondan ayrı olarak Jung so-min dizide oynamıştır. Her neyse diziye ayrı bi yazı ayırmalıyım, yoksa bu uzaar gider böyle ^^
                                                
                                                         

     25 bölüm olan anime Japon yapımıdır. Kotoko-san ve Irie-kun 'un çalkantılı :) aşk hikayesini anlatır. Kısaca özetlemek gerekirse(fazla anlatmak istemiyorum çünkü diziye ayrıntılı bi giriş yapıcam, anime dizinin az çok kopyası olduğu için diziyi anlatmış gibi olurum.) Kotoko ve Irie aynı liseye gitmektedirler. Kotoko'nun 3 yıllık platonik aşkıdır Irie. Evlerinin depremde yıkılması sonucu evsiz kalırlar fakat Kotoko'nun babasının arkadaşı -auuugh ne uzun bi tamlama oldu^^- onları evlerine kalmaları için davet eder. Fakat o evde başka kimde yaşamaktadır ?? Evet, Irie-kun'dan başkası değil tabiki. Irie-kun, Kotoko' dan nefret eder bide aynı evde kaldıklarında neler oluyor bi düşünün :) Ah neden bize de böyle güzel tesadüfler olmuyor, deprem harici tabiki:)

                                                                      *        *       *
                                                                
                                                          üstteki: Itazura Na Kiss(anime)
                                                          alttaki: Playful Kiss (k-drama)

18 Ara 2013

Bir Milyonerin İlk aşkı (A Millionaire's First Love), 2006

          
       Cipsinizi, kolanızı, çerezinizi hazırlayın ve geçin ekran karşısına.  Ama en önemli şeyi unutmayın! Mendilleriniz. Çünkü bu filmi izlerken gözyaşlarınıza hakim olamıcaksınız, şahsen ben elimden geleni yaptım ama yinede hüngür hüngür ağlamaktan kaçamadım :) Filmimizin komik güldüren yanları olduğu kadar hüzünlendiren yanları da çok fazla. Biz kızlar mutsuz sondan nefret etsekte böyle dram filmlerini izlemekten kendimizi alamıyoruz, sonra ağla da ağla ^^

                                                

  Gelelim filmimizin konusuna... Kang Jae-kyung, filmimizin başrol erkeği. Çok zengin, ukala, paranın değerini bilmeyen, aşka ve sadakate inanmayan kısacası şımarık oğlandır. 18 yaşına bastığı anda bütün mal valığının-büyükbabasından kalan- tek sahibidir. Fakat sorumluluk nedir bilmez ve bütün kapıların parayla açılabileceğini ,herşeyi parayla satın alabileceğini düşünür.
     Fakat, büyükbabası Kang Jae-kyung' un bu sorumsuzluğunu iyi biliyor ki ona bi vasiyet yazmıştır. Vasiyette,
GangWondo’ daki Boram Lisesi'ne kaydolup bir sene sonra mezun olmalıdır. Okulu hiç takmıyodu zaten, ilk sahnelerde okulun koridorlarına motorsikletle girmişti :) Büyükbabası da anca okulu bu şekilde iterek bitirtebilirim diye düşünmüş olmalı ayrıca okulu kaydolduktan sonra ev, araba, kredi kartı, para birikimi ne varsa elinden alınacaktır. tamamiyle bi hayat sınavı. Eğer bunları yapmazsa da büyükbabasının neyi var neyi yok hayır kurumlarına bağışlanacaktır.

  Kang Jae ilk başlarda itiraz etse de okula gitmeyi kabul eder. Kasaba-köy arası olan bu yere alışması zor olsa da yavaş yavaş onların alışkanlıklarına alışacak hiç yaşamadığı deneyimlere sahip olacaktır. Ama en önemlisi lisede ilk aşkı Choi Eun-whan ile karşılaşacak ve büyükbabasının ona verdiği sınavdan daha büyük bi sınava tabi tutulacaktır :(

                         
                                                                       *        *        *

            Oyuncular: Hyun Bin ( Kang Jae-kyung) <3 Lee Yeon Hee ( Choi Eun-whan)
            
İyi seyirler, öpüldünüz **

                                            


15 Ara 2013

Secret Garden (Gizli Bahçe), 2010



           Secret Garden. Paylaşmak için sabırsızlandığım bi dizi, çünkü çoğu yerde gülmekten yerlere yattığım ve çoğu aşk sahnelerin de 'Ayy ne güzel!' dediğim yegane parçam :) Espri anlayışı yüksek seviyede, sanırım 2-3 kez izledim diziyi.

           Eveeet, anlatmaya gelince soldaki beyefendi yani Kim Joo Won' umuz gelir seviyesi yüksek, başarılı bi alışveriş merkezinin CEO' sudur. Aynı zamanda kibirli, ukala ve parasını önem vermeden harcayan bi tiptir. Birgün yolları kesişir ve sağdaki hanımefendi yani Gil Ra Im' imizle karşılaşır. Gil Ra Im sinema sektöründe dublördür. Gayet olgun, aklı başında bi hanım kızımızdır. Dublörlük yaparak aldığı tek tük parayla tek odalı bi evde arkadaşıyla beraber kalmaktadır. Ona da çok üzülmüştüm, sen dublör ol, o kadar atla, zıpla, koş, yaralan azcık bi para al. Ah bu kore dizileri zengin oğlan fakir kız senaryosunda kızlarımızı fakir yapıyor, neyse :)

                                                 

              Esas dizimizin konusuna gelince... Bi akşamüstü Joo Won ve Ra Im bahçesi olan bi ev gibi lokanta gibi garip bi yere girerler,  her tarafta el yapımı içkiler vardır. Lokanta sahibi onlara iki şişe içki hediye eder. Geri döndüklerinde birbirlerinden habersiz ikiside o gece verilen içkiyi tek gecede bitirirler. Ama bilmiyorlardır ki sabah uyanınca hayatlarında bir dönüm noktası olacağını. Çünkü uyandıklarında bedenleri yer değiştirmiş olacaktır. O uyandıkları zaman ve kendilerini ilk gördükleri zaman hal ve hareketleri beni benden aldı :)
                              
Ha bide gülerken koltuktan düşme sebebim de aşağıda :D

              
       İzlerken bol bol güleceğiniz ve değişik senaryo konusuyla ilgimizi çeken hoş ve minnak dizimizi siddetle tavsiye ediyorum. Öpüldünüz **

                                                

                            

12 Ara 2013

Glug, Glug, Blog !


             Arkadaşlarım bu blogu niye açtım? Öncelikle fikirlerimi paylaşabilmek için çünkü birçok blog ve siteden yararlandım. Güzel denilen dizileri izledim, önerilen filmleri araştırdım. Ben de diğer arkadaşlarla fikir alışverişi yapabilmek için açtım birazda ^^

Bi ikinci sebepte bana karşı ya da dizilere karşı çoğu insanların önyargılı olmaları. Kore dizisi izleyen ya da Uzakdoğu'ya ilgi duyan pek kimse yok çevrem de. Tek tük ama en aşırısı yine ben kalırım içlerinde. Ama ben bu kültürü, dizileri güzel ve önyargısız bi şekilde anlatmak istiyorum. Bilmediğimiz bişeyi eleştiremeyiz önyargısı bol olan insanlar eminim oturup bi araştırmamıştır en azından bi bölüm dizi izlememiştir. Ben de hiç sanıldığı gibi olmadığını onları ne kadar sevdiğimizi anlatmak istiyorum.

Diziler olsun düşüncelerim olsun, ilgimi çeken ne varsa sizinle de paylaşıcam. Öpüldünüz * *

Personal Taste ( Kişisel Zevk ), 2010


              Geçen yazdığım yayında bu diziden bahsedince sizinle paylaşmaya karar verdim ^^. Evet, 'Personal Taste' benim ilk dizim. Arkadaşımın tavsiyesiyle ve zorlamasıyla :) başladım ve ardı sıra geldi dizilerin.

              Gelelim dizimize; Park Gae In-shi evinin altındaki marangozhanede kendi tasarladığı mobilyaları satan kendi halinde bi tasarımcıdır. Tasarımlarının sergilenip, satılacağı fuara geç kalır ve milyonlarca bikaç kıyafet denemsinden sonra yine salaş bişey giyerek evden çıkar ve durak önüne gelen taksiye yönelir. Tam arka kapıyı açacakken o da ne ??  Başka biri de kapıyı açmak için
eğilmiştir. Tabiki o Jin Ho 'muzdur. Jeon Jin Ho. O da küçük çapta bi mimarlık ofisine sahiptir ve tanıtacağı projenin maketini taşımaktadır o da sunuma geç kalmıştır. İkisi de kapıyı zorlar, durum böyle olunca taksici kimseyi almadan gider ve ikisi de otobüse binmek zorunda kalır. Otobüste gülmelik komik olaylar yaşanır :) :) Söylememeliyim izlerseniz daha zevk alacaksınız ^^

             
         
Diziye giriş böyle ama dizinin esas konusunu ele alırsak;
      Park Gae In, Jin Ho' yu gay zanneder ve Ji Ho' nun da işi gereği Gae In' in evinde kalması gerekmektedir. Nedeni işle ilgili. Bu yüzden gay oyununu sürdürür evinde kalabilmek için. Ve olaylar, olaylar tabiki de aşk kaçınılmaz :)

          

            Bu sahnede çok gülmüştüm, cidden kız zor durumda kaldı :)

 Ve en sevdiğim ve komik bulduğum Gae In'in komik kıyafetleri ve davranışlarıydı;



İzlemenizi şiddetle tavsiye ediyorum, alın kahvenizi çekin battaniyeyi üstünüze dışarda kar yağarken siz de bu iki insanın hem güldürüp hem de 'Ayy! Ne tatlılar.' dedirteceği diziyi izleyin. Öpüldünüz **




11 Ara 2013

Neden K-drama İzliyoruz ?


                 İlk Kore dizisi izlediğimde sanırırm 3 sene önceydi ve arkadaşımın 'Kızım, çok hoş bi dizi buldum, çok tatlıı ' diyip ağzını bükmesiyle başladı :) Bahsettiği dizi ' Personal Taste'. Ben de onu kıramadım ve beraber izledik bi bölümünü, arkadaşım kırılmasın diye öylesine izlediğim dizi beni bugünlere getirdi sağolsun ^^  Ve tabiki en öenmli etkilerden biri Lee Min Ho'dur benim için.(başroldeydi dizide). Şimdi size neden kore dizisi izliyoruz sorusunu soruyorum ve kendim de bikaç cevap buldum.

   1. Diziler bi kere 16-25 bölüm arası. Yani konuyu fazla işleyip insanı boğmuyorlar ya da tadında bırakıyorlar diyelim :)

   2. Benim en sevdiğim yanlarından biri de ikili ilişkiler ki genelde bu birbiriyle sürekli didişme halınde olan fakat asla ayrılamayan tipler. Hele erkeklerin sevdiği kıza davranış biçimleri, çocuksu hareketleri, en ufak şeyde kıskançlıktan ölmeleri, böbürlernmeleri daha neler neler..

  3. Senaryolar. Genellikle bu da büyük etken. Çoğu dizinin konusu akla gelmeyecek türden ve yine beğendiğim özelliklerden birisi; kötü bi olay varsa iki bölüm sürmeden hallediliyor ya da yanlış anlaşılmalar dizinin gidişatını etkilemiyor ama her senaryoya iyi diyemeyiz onu da bi kenara yazalım :)

  4.Başroller tam bir Yunan mitolojisinden fırlamış heykel gibiler. Erkeği, kızı farketmiyor. Beni daha çok erkek başroller ilgilendiriyor gerçi :) Zaten normalin üstündeler bi de o tatlı ve özenilesi davranışlarıyla .. ısrarla ülkemize bekliyoruz :)



  5. Korece ve Kore kültürü. Dillerimiz Ural-Altay dillerinden geldiği için sondan eklemeli yani anadilimizle korece çok benzerlikler gösteriyor öğrenilmek istense çokta zorlanmayacağınızı sanıyorum çünkü ben çoğu şeyi dizilerden öğrendim, pratik olarak ^^  Kültürü çok alışık olmadığımız bi kültür bu yüzden ilgi çekici ve bağlılar 2013 yılında hala çubukla yemekten vazgeçmiyorlar bu çok güzel. Kıyafetleri, saygıları, geleneksel müzikleri... Kültür alışverişi yapmak istiyorum, ben onlara Türkçe kültürünü öğreteyim onlarda Kore kültürünü hoho :)


                      Kore' yi sevmeye devam.. FIGHTING !!!


            Sizin de nedenlerinizi merak ediyorum :)

Parlayan Hançerler (House of Flying Daggers), 2004



     2004 , Çin yapımı olan bi filmin orjinal adı ' Shi mian mai fu', IMDb den 7,5 almış ama benden tam oy aldı :) Konusu, dövüş efektleri ve oyunculuk çok iyiydi.

        Hem aşk hem de dövüş sahneleri içeren bu filmde ilk önce önyargı yapmıştım,- dövüş filmleri pek izlemem- ama yaptığım önyargıya pişman oldum. Konusu şu şekilde; M.S 859 yılında Tang Hanedanlığının rejimine başkaldıran bi örgüt vardır. Parlayan Hançerler'dir işte bu da.
    
      Bu örgütten bi dansçı kız (Mei)bulunur -ayrıca kördür-ve tutuklanır ancak baştaki bi askerin(Leo) aklına kızın güvenini kazanarak o örgüte ulaşma fikri gelir ve böylece diğer askere(Jin) planını anlatır. Jin kızı esaretten kurtarıp onu kaçıracak ve evine götürecektir fakat plana sadık kalıp ona aşık olmaması gerekmektedir. Her zamanki gibi yine br engel :) Fakat işler planlandığı gibi gitmeyecektir üstelik işin içine aşk üçgeni (olmazsa olmaz) girecek ^^





   Beni en çok etkileyen sahnelerden biri Mei'nin Yankı Dansı yaptığı sahneydi sanrırım bi 6-7 kere izledim ^^ İzlemenizi şiddetle tavsiye ediyorum. Filmi izlerken sonunda neye uğradığınıza şaşırıyorsunuz. Oyunculara gelirsek Asker Jin (Takeshi Kaneshiro) ve örgüt üyesi Mei (Zhang Ziyi) Bir Geyşanın Anıları' nda da oynamıştı - Sayuri-. Oyunculuk son safhada, senaryo izleyiciyi içine çekiyor ve dövüş efektleri..işte bayıldığım nokta orası :) Harika bi film, kesinlikle izleyin ve yorumlarınızı bekliyorum ^^
                                                                   Mei, Echo Dance

    

                                                                           Jin