22 Ağu 2014

Otostopla Kore'ye gidecek gezgin aranıyoor ! #2


   Geçen yazımda hedefimiz Kore'ye giderken ihtiyacımız olan bi miktar bütçeden bahsetmiştim ki bu sadece gidiş-kalış-geliş miktarıyla alakalıydı. Bunların dışında gezeceğimiz yerlere kullanacağımız taşıt ücretleri, metro, otobüs, teleferik gibi (taksi kullanamayız, öğrenciyiz biz! ), yeme-içme, bikaç hatıra, öteberi, uğradığımız mağazalarda kaçırmayacağımız indirimler, gezeceğimiz müzeler ve tabi ki Namsan Tower ! Geri dönmemizi dört gözle bekleyen akraba hediyelerini tamamen aklınızdan çıkarın, hediye alacak kadar lüks davranamayız arkadaşlarım. Ama gözünüz korkmasın, her şekilde gezimizi ucuza kapatmaya çalışacağız.


   Hostelimize yerleşip, düzenimizi kurduktan sonraki ilk durağımız tabi ki de Seoul'un gözbebeği olan Gwanghwamun Meydanı. Birçok diziye konu olan, sevgililerin sırılsıklam ordan buraya koşuşturduğu su fıskiyeleriyle, Kore için çok önemli olan Kral Sejong ve Amiral Yi Sun Shin heykeliyle, meydanın arkasında bulunan metroyu kullanarak kolayca gidebileceğimiz hoş ve güzel bir yerdir. Metro ücreti 1000 won imiş ve ayrıca 500 won da kart depositi olarak veriliyormuş. 1000 won yaklaşık 1.90 liraya denk gelmektedir ki hesaplarken iki katı diyerek kolayca hesaplayabilirsiniz. Araştırmalarıma göre meydana gidebilmemiz için Gwanghwamun İstasyonu’ndan (Metro 5. Hat) 2. ya da 3. çıkıştan dümdüz yürümemiz gerekiyor.


     İkinci rotamız Bukchon Hanok Village. Bukchon korece Kuzey köyü anlamına geliyormuş. Yaklaşık 600 yıllık bir geçmişi anlatan geleneksel kore evleri korunmaya devam ediyormuş. Bunları nereden mi biliyorum, sizler için araştırıyorum dostlarım. Ayrıca Personal Taste, 1 Night 2 Days dizileri burada çekilmiş ki bu evleri görünce benim gibi hepinizde bunu direk tahmin etmişsinizdir. Gyeongbok ve Changdeok saraylarının ortasında yer alan bu güzel yere Hongkik’ten bineceğimiz metrodan line 3′e geçerek Anguk istasyonunda inebilirmişiz ve çıkış kapımız Exit 3.


   Araştırmalarımca bu yere çokta uzak olmayan Changdeokgung Sarayı'na yürüyerek geçiş yapabiliriz. Günümüzde sadece beş tane saray kalmış olsa da içlerinde en iyi korunan saray burasıymış. Arka bahçesini de gezmeyi unutmayalım, meşhur ve güzel olan bu bahçede 300 yaşından daha büyük bir bir ağaç, küçük bir gölet bulunmaktaymış. Normal giriş bileti 3000 won ama biz öğrenciyiz abicim hop diye girersek 1500 won la öğrencilere kıyak geçiliyormuş.



  Ve tabiki de size beleşe girebileceğimiz ve Kore tarihini dibine kadar yaşayabileceğimiz bir müze buldum, araştırırken. Seyahatimizi ucuza kapatmaya çalışıyoruz o yüzden nerede beleş oraya yerleş !
İşte Kore Ulusal Saray Müzesi. Bu müze 1992 yılında açılmış olup Joseon Hanedanlığı'ndan kalma emanetleri sergilemektedir. Gwanghwamun meydanını gezdikten sonra buraya uğrayabiliriz. Gwanghwamun İstasyonu (Metro 5. Hat) 1. çıkıştan 10 dakika yürüyebiliriz. Kusura bakmayınız ki oradan buraya bağlantılı bi liste oluşturamadım araştırdığım kadarıyla önüme gelen güzel yerleri size sunuyorum.

    Ve sona hepimizin merakla beklediği ve yalnız monitorlardan yetim gibi izlediğimiz, aşıkların isimlerini yazıp tellere astıkları kilitlere özenip iç çektiğimiz yeri sakladım. Tabi ki Namsan tower !
Namsan Parkı’nın yanında yer alan Namsan Station’dan Seoul Tower’a çıkan teleferiğe binmemiz yeterli olurmuş. N Seoul Tower olarak da biliniyor. Hatta daha çok o şekilde biliniyor desem yanlış olmaz. Giriş ücretleri genç ve yetişkinlere 7000 won, yani öğrenciyiz diye ucuza giremiyoruz ancak çocuk veya 60 yaşının üstündeyseniz daha ucuza girersiniz. Neyse o da yeter :)
   Bir sonraki yazımda Jeju Adası'nı iyice araştırıp sizlere sunacağım. Seyahatimiz hayırlı olsun :)
  Ayrıca kaynak adreslerim:
  http://www.varunagezgin.com/
  http://www.gezegence.com/                                                                            

Diğer yazılarım ise burda:    
  - Otostopla Kore'ye gidecek gezgin aranıyoor ! #1
  - Otostopla Kore'ye gidecek gezgin aranıyoor ! #3
                                                                                                                              **öpüldünüz

15 Ağu 2014

The Return of Superman


   Bu sefer ne dizi ne de filmi konu aldım, bu yazımda aile boyu oturup izleyebileceğiniz şeker tadında bi tv programını konu aldım.

  Afişte gördüğünüz dört sabırlı, sevgi dolu baba ve babalarımızın çocukları, hepsi mükemmel,şapşirik ve tam ısırmalık özellikle programın en küçükleri ikizlerimiz ! Küçücük yaşta şimdiden fan edindiler, hadi yine iyisiniz, sizi seviyorum çirkin şeyler !!!

  Benim izlediğim bu sene yayınlanan program sanırım 2.sezon oluyor. Geçen sene 40 bölüme kadar yapılmış herhalde tam bilemiyorum. Programın amacı babalar ve çocukları arasındakı iletişimi gözlemlemek, anneyi anlayabilmek. Çok güzel ve hoş bi program. Hatta izlerken bazen 'Çocuk sahibi olmak istiyorum !' diyorum ve annemin 'Çok mu kolay sanıyorsun!' demesiyle bütün hayallerim ve güzellikler cumburlop suya. Ama hakkaten babalara acıdım bazı sahnelerde uykusuzluktan gözleri istemsizce kapanıyordu, annelerimize Allah uzun ömürler versin. Bence esas Superman' ler onlar :)


  Bu arada babalarımızdan birisi Tablo adında ünlü bir rapçiymiş. Bilmiyordum, şöyle bir araştırınca Taeyang'la 'Eyes, nose, lips' şarkısını beraber söyledikleri bi klip bile buldum. Oğlan görünümlü tatlı kızımız Haru, Tablo'nun kızı ve aralarında gerçekten çok hoş bi iletişim var :)

 Sarang, Japonya' da yaşayan Japon annenin ve Koreli judo şampiyonu hoş bir babanın minnacık meyvesi. Tatlım benim, pek konuşmayan, geveze olmayan bir kız :)

Sezonda aktör bir babanın iki oğlan çocuğu ve babamız oturup sohbet edecek kadar olgunlar, gerçekten güzel yetiştirilmiş, pırlanta gibi iki oğlan :)

 Veeee  fanı olduğum ikiz bebecikleriim  !!!  Şişmiş bebek oyuncaklar gibi suratları, boğum boğum kol-bacakları ve şapşal bakışlarıyla programın incileri. Ne kadar küçükse o kadar da bakım istiyorlar, babaları bazı zamanlar gerçekten zorlanıyordu. Annelerine sabırlar versin Allah :)
                                                                                                                                    **öpüldünüz

9 Ağu 2014

Gwanghae (Masquerade), 2012


     Afişiyle, konusuyla, yapımcılarıyla, oyuncularıyla herşeyiyle ölünesi bir film. Old Boy'un senaristinin üstlendiği, başrolünde Lee-Byung Hun'un oynadığı bir başyapıt.
    Gelelim konusuna, gelelim fakat size çok anlatamayiciim. Çünkü izlemenizi istiyorum :)  Filmde birçok saray entrikası, saman altından su yürütmeler, kişilik yanılsaması, şaşırtmalı hayatlar vb. bir sürü şey yaşanıyor.
   Şöyle ki filmde Majesteleri ( choohaa! )  saraydaki dönen dolaplardan etkilenmemek için en güvendiği emir adamına 'Benim bi benzerimi bulun!' diye emir verir. Vezir ve haremağası dışında kralın bu sırrını bilen yoktur. Vezirimiz o adamı arar ve genelevinde soytarılık yapan bir adamı bulur. Fakat tıpatıp benzer, hık demiş burnundan düşmüş. Ayrıca sırf korunmak için değil, kral arada cariyeleriyle kaçamak yapma için de yalancı ikizini kullanıyor.



   Hani tarih filmi dediysem aklınıza sıkıcı bi senaryo gelmesin. Çünkü şöyle ki esas kralımız gayet ciddi, oturaklı, neyin ne olduğunu bilen bi adamken, yalancı kralımız gayet espritüel, herşeye şaka gözüyle bakan biraz da saf bir kralımızdır, daha doğrusu kral değildir :)
   Fakat bu aklı havadalığı, saflığı ve bünyesinin yalan dolana tamamen kapalı oluşu verdiği kararlarda o kadar güzel rol oynuyor ki. bir anda gözünüzde kral ikiye ayrılıyor: Halkını düşünen kral ve kendini düşünen kral. Ben en çok bu filmde yalancı kralı sevdim çünkü filme renk kattı, onun o saflıkları olmasa sıkılabilirdim, mesela bakınız aşağıda bi sahne, kraliçeyi etkilemeye çalışırken :


                             Benden bu kadar, gerisi size kalmış. İyi seyirler arkadaşlarım :)

Aklımda asılı kalanlar:
1. Beni en çok etkileyen sahnelerden biri hatta filmin beni kilitleyen noktası Sawal'ın yaptığı davranış oldu. Daha fazla ayrıntıya giremem, spoiler olur :)

2. Başrolümüzdeki yakışıklımız -cidden çok hoş bir adam, film boyunca hayran hayran izledim fakat bıyık ve sakal varken etkileyici, diğre fotoğrafları sevmedim- Lee Byung Hun G.I. Joe.-Rise of the Cobra adlı Hollywood filminde de yer almış, huu :)
                                                                                                                                      öpüldünüz**

6 Ağu 2014

Kore' de 100 Yıl Öncesine Gidiyoruz !

 Youtube' da dolanırken gözüme bi video çarptı ve oradaki tüm fotoğrafları aldım. Kore'de 100 yıl öncesine ait fotoğrafları alıp, kırpıp, bloguma koydum. Umarım ilginizi çekecek birşey yapmışımdır:)



























                                          - Ve en güzel fotoğraf en sona :)
                                                                                                                       öpüldünüz**

2 Ağu 2014

Nudo'yu tattım, notunu verdim !

   Merhaba arkadaşlarım, bu seferki yayınımda bir Türk markası olan Nudo kıvırcık eriştelerini (ramen) tattım, daha doğrusu acaba biz nasıl bir yorum getirmişiz diye merakımdan alıp, yedim :)


  Aslında eski bir ramen yayınımda bahsetmiştim ki Carrefour'da uzakdoğu mutfağı bölümünde çeşit çeşit ramen var diye. Hay şansıma ki nazar mı değdirdim, ne yaptıysam geçen gittiğimde reyonlar bomboştu. Deli dana gibi bütün reyonlara baktım belki kenar köşelerden çıkar diye, ancak Nudo'yu bulabildim dedim ki 'La Vita yetin bununla kızım, bu da ramen! '. Zaten Nudo'nun bile tek çeşidi Domatesli vardı, seçenek bile olmadan direk buna yöneldim.

  Yediysem eğer bunu da sizinle paylaşmalıyım dedim veişte buradayım. Öncelikle şunu söyleyeyim, kore mutfağından fırlamış bi ramen beklemeyin. Çünkü yemeği sevdirebilmek amacıyla Türk mutfağına uyarlamışlar, acı değil, domates aroması gayet hissedilir. Yanında sebze aparetifi de kurumuş yeşil soğanlar, isteyene ayrı pakette toz acı biber (bütün paketi dökmeme rağmen fazla acı değildi), ve baharat aroması. İçinden bir de katlanabilir plastik çatal vardı, ama ben çubukla yedim, tercih sizin :)

  Tadına gelecek olursak, ben açıkçası beğendim ama ramenin tadını vermiyor bana göre. Çünkü ramen acı olmalı, fotoğrafta da gördüğünüz üzere kocaman bi bardak su aldım acıdır diye, ama çok içmedim. Bir de benim ramenin en sevdiğim tarafı sondaki hediyesi et suyudur. Sanki domates suyu içmişim gibi geldi. Zevkle yedim ama nasıl desem ramen diyerek yemem ayrı bişey çünkü. Ramen çok farklı bana göre. Şöyle söyleyeyim canınız hafif bişey isterse eğer Nudo yiyebilirsiniz :)  Afiyet olsun !!!
                                                                                                                                           öpüldünüz**